Bisiklet Engel Tanımaz!




Bisiklet Engel Tanımaz
 

Hava soğukça ama güneşliydi. Öğleye kadar ev işleri, günlük yapılması gerekenler, ders hazırlıkları vb. ile uğraştılar. Daha da uğraşacaklardı ama kışın son demlerini yaşadığı böylesi güneşli bir günde kendilerini dışarı atıp bisiklete binmek varken eve kapanıp kalmak istemiyorlardı. Neredeyse bakışlarıyla anlaşıp giyindiler. Yedek malzemelerini de yüklenip bisikletlerine atladılar. Hafif inişli yolda bisikletin hızıyla artan Şubat rüzgarı yüzlerini yalıyordu; ama üstleri sağlamdı, üşümüyorlardı. Keyifle pedallara asıldılar. İlk hedef ODTÜ'ydü.

1956'da özel bir yasayla kurulan, yıllar içinde Türkiye'nin en önemli eğitim kurumlarından birisi haline gelen ve yakınlarda birilerince hedef tahtası yapılmaya çalışılan bu üniversitenin Eskişehir Yolu üzerindeki yerleşkesine ana giriş kapısından o yıllarda bakanlar, kilometrelerce uzanan bozkır tepelerinde eski Yalıncak Köyü'ne doğru tek bir ağaç görüyorlardı. Gerisi göz alabildiğince çıplak bir araziydi. Aynı yere aynı noktadan şimdi bakanlarsa, binlerce ODTÜ'lünün onlarca yıllık uğraşı sonucu ortaya çıkmış, dereleri ve göletleriyle koca bir ormanı, adeta bir kent ormanını, keyifle izleyebiliyorlar.

Bilkent yolundaki kapıdan ODTÜ'ye giriş yaparken güvenlik görevlileriyle selamlaştılar. Bisiklete alışkın, sakin ve güvenli yolları, orman içi, inişli-çıkışlı ve son derece keyifli patikalarıyla bisikletçilere girişte hiç bir zorluk çıkartmadan yaz-kış kucak açan ODTÜ yerleşkesi, zaten Ankaralı bisikletçilerin en çok tercih ettiği bisiklet alanlarından biriydi. Teknokent'i geçip sağa döndüler. Bölümler tarafına sapıp Yalıncak Köyü'ne uzanan asfalt rampayı tırmandılar. Güzel havayı gören öğrencisi, hocası bir çok insan kendilerini dışarı atmış yürüyor ya da bisiklete biniyorlardı. Hepsiyle selamlaşarak asfaltın bitimine kadar tırmandılar. Asfalt sonrası uzanan toprak yol, son yağan yağmurun etkisiyle ağırlaşmış çamurdan henüz kurtulamamıştı. Geri dönüp bir kaç yerleşke turu attılar. Yurtlar, sosyal tesisler, spor alanlarından geçerlerken, yaşayan, kıpır kıpır bir üniversite görmek içlerini daha çok sevinçle doldurdu, keyifle çevirdiler pedalları.

Girdikleri kapıdan çıkıp Beytepe Köyü'ne giden yolun zaman zaman tatlı, bazen de sertleşen rampalarını tırmanmaya başladılar. Bir sonraki hedefleri Hacettepe Üniversitesi, Beytepe yerleşkesiydi. Arka nizamiyeden üniversiteye giriş yaparken güvenlik görevlileriyle yine dostça selamlaştılar. Bisiklette şeytan tüyü vardı anlaşılan. En sert güvenlikçiler bile bisikletlileri görünce yumuşuyor, içeri buyur ediyorlardı. Yerleşkeyi boydan boya geçip üniversitenin ana çıkışına doğru giden uzun ve keyifli inişte rüzgara bıraktılar kendilerini.

Bisikletle Girmek Yasak!
Beytepe'yi ana kapıdan çıkıp terk ettikten hemen sonra, sağda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın arazisine giden kapıya yöneldiler. Bakanlığın çeşitli birimleriyle birlikte bir de "arboretum"un ya da kurumca verilen adıyla "Türkiye Milli Botanik Bahçesi"nin  yer aldığı geniş araziye arabalarıyla gelenler araçlarını kapıda bırakıp  yürüyüş amacıyla içeri girebiliyorlardı. Benzer amaçla bisikletlerini kapıya yönelttiklerinde güvenlikçinin uyarısıyla karşılaştılar. İsterlerse bisikletlerini bırakıp yürüyüş yapabileceklerini, ama bisikletle girmenin yasak olduğunu söylüyordu. Geniş ve ıssız yolda bisiklet sürmenin ne gibi bir sakıncası olduğu yönündeki sorularına doyurucu bir yanıt veremeyen görevli, bunun, amirlerinin ya da daha üst düzeydeki bir bakanlık görevlisinin, belki de müsteşarın bir tasarrufu olabileceğini söyleyip geri adım atmayınca bisikletlilere de geri dönmekten başka seçenek kalmamıştı. Anlaşılan bisikletin cazibesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nı pek etkilememişti.

Kurtarılmış Bölge: Eymir
Böylesi bir bisiklet düşmanlığına anlam veremeden yönlerini tekrar Beytepe ve ODTÜ'ye çevirdiler. Önlerinde Eymir'e kadar inişli-çıkışlı upuzun bir yol vardı. 21. yüzyılın ilk çeyreğini de bisiklete hiç bir yatırım yapmadan, insanlığın bu belki de en ilginç ve yararlı buluşunu ıskalayarak geçiren Başkent Ankara'nın otomobillere terk edilmiş tehlikeli caddelerine doğru pedal bastılar. Bazılarının kendi yasakçılıklarına hiç bakmaksızın, ODTÜ'yü "halka açmamakla" suçladıkları, aslında bisikletçiler başta olmak üzere tüm Ankaraların, kentin gürültülü keşmekeşinden kaçıp nefes almaya çalıştığı "kurtarılmış bölgeleri" Eymir'e doğru. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meril Çiğdem Durmuş Anısına

Eurovelo 15: Ren Nehri Bisiklet Turu

NEDEN BİSİKLET?