Beklemek Güzeldir



Bazen kendinizi beklersiniz. İçinizin 'hadi' demesini; 'zamanıdır' demesini. 'Kaçırma bu güzel havayı, at kendini dışarı' demesini; 'kırlara, çiçeklere, kuşlara köpeklere eşlik et' demesini. 'Tut baharın elinden, atla bisikletine, çevir pedalları özgürlüğe' demesini. Birini beklersiniz bazen. Yolunuzun yoldaşı, çıkışınızın soluğu, inişinizin rüzgarı eşiniz, dostunuz, arkadaşınızı. Birilerini beklersiniz bazen. Birlikte pedal çevirmenin itici gücünü, dayanışma ve yardımlaşma duygusunu, zorlukları ve güzellikleri aynı gönül ferahlığıyla paylaşma erdemini, yaşamın tadına bir de böyle varma keyfini duyumsamak için. Bisikletinizi beklersiniz bazen. Bakımını, onarımını, lastiğinin patlağını, zincirinin atmasını, vitesinin, selesinin ayarını.

                          

Bazen de yalnızca beklemek için beklersiniz. Tıpkı bir grup Ankaralı bisikletçinin Türkiye Turu'nun Alanya-Antalya etabını bitiş çizgisinde beklediği gibi. Çünkü beklemek güzeldir. 150 kilometre ötede dönmeye başlayan pedalların, rüzgarı, güneşi, yağmuru, düşmeyi, yaralanmayı, kalkıp yeniden başlamanın zorluğunu aşıp varış çizgisine en önde girebilmek için insanüstü bir gayretle çevrildiği o son metrelerin heyecanına ortak olmaktır aynı zamanda beklemek. Yüzlerce elin güvenlik panolarında tuttuğu temponun o tüyler ürpertici gümbürtüsünün yarattığı dramatik atmosferinde, saniyenin bilmem kaçta kaçında elde edilebilecek bir zafere, kimbilir belki de bir yenilgiye tanıklık etmek, kazananla kanatlanıp yenilenle kahrolmaktır çünkü beklemek. Kentin bisikletle erişilmiş bir başka ucunda, sıcacık kumsalda gevşeyip serin denizin ürpertisinde canlanırken birden varış saatinin yaklaştığının farkına varmak, alelacele giyinip bisiklete atlamak, kenti boydan boya geçip varış kapısına tersten dalmak ve bu hareketle ufak çaplı bir kargaşa yaratmak sırf beklemek için göze alınır çünkü. Saniyeler sürecek bir eylemi sıcakta, soğukta, güneşte, yağmurda, rüzgarda saatlerce beklemektir beklemeyi güzel kılan. Yani güzeldir beklemek. Hele bir bisiklet yarışının varış çizgisine yakınken.

Bekletmek Güzeldir
Bisiklet sporu açısından şimdiye dek pek de verimli olmayan bu topraklarda yetişmiş bir bisikletçiyseniz, çocukluğunuz ve gençliğiniz Karadeniz'in haşin coğrafyasında, dar yolların, virajlı patikaların insanı tüketen iniş-çıkışların bağrında bisiklet sürerek geçmişse, bisiklet sporunda takım halinde çalışmanın en az bireysel performans kadar önemli olduğunu genç yaşta anlamış ve özümsemişseniz, halen devam etmekte olan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nda son iki etap öncesi dört kategorinin üçünde adınız yazıyorsa, turun kraliçe etabı olarak nitelenen Elmalı tırmanışını ilk üç arasında bitirmişseniz, yarışın kaderini belirleyecek Efes Meryem Ana tırmanışında bitime üç kilometre kala, eğimin en sert olduğu anda büyük aynayla atağa kalkıp rakiplerinizi dağıtmışsanız ve bir etap önce 10 küsur saniye gerisinde olduğunuz rakibinize kırk küsur saniye fark atmışsanız, çok büyük bir aksilik olmazsa genel klasmanda turu birinci bitirecek, birden fazla kategoride podyuma çıkacak ve uzun yıllardan beri bu ülkede bunu gerçekleştirecek ilk kişi olacaksanız ve adı Mustafa Sayar olan bir bisiklet emekçisiyseniz  inanın bazen bekletmek de güzeldir. 

                                    

Beklemeyi ve bekletmeyi pek sevmeyen birisi olarak bu iki kavrama güzelleme yazacağım hiç aklıma gelmezdi doğrusu. Ne diyelim, hayat insana hiç ummadığı şeyleri yaptırıyor bazen. Ama unutmayalım ki hayatın kendisi beklemeye ya da bekletmeye gelmez. En iyisi yazıya noktayı koyup 1 Mayıs'ın yaklaştığı şu günlerde tüm bisiklet emekçileri için pedala sarılmak. Coşkulu pedallar.

  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meril Çiğdem Durmuş Anısına

Eurovelo 15: Ren Nehri Bisiklet Turu

NEDEN BİSİKLET?