Kocatepe'den Frig Vadisi'ne



                         

kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır, 
ne ağaç, ne kuş sesi, 
ne toprak kokusu vardır. 
gündüz güneşin, 
gece yıldızların altında kayalardır. 
ve şimdi gece olduğu için 
ve dünya karanlıkta daha bizim, 
daha yakın, 
daha küçük kaldığı için 
ve bu vakitlerde topraktan ve yürekten 
evimize, aşkımıza ve kendimize dair 
sesler geldiği için 
kayalıklarda şayak kalpaklı nöbetçi 
okşayarak gülümseyen bıyığını 
seyrediyordu kocatepe'den 
dünyanın en yıldızlı karanlığını. 
düşman üç saatlik yerdedir 
ve hıdırlık-tepesi olmasa 
afyonkarahisar şehrinin ışıkları gözükecek. 
kuzeydoğuda güzelim-dağları 
...
dağlarda tek 
tek 
ateşler yanıyordu. 
ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki 
şayak kalpaklı adam 
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden 
güzel, rahat günlere inanıyordu 
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, 
birdenbire beş adım sağında onu gördü. 
paşalar onun arkasındaydılar. 
o, saatı sordu. 
paşalar : «üç,» dediler. 
sarışın bir kurda benziyordu. 
ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. 
yürüdü uçurumun başına kadar, 
eğildi, durdu. 
bıraksalar 
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak 
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak 
kocatepe'den afyon ovası'na atlıyacaktı.             

                                     Nazım Hikmet

                         

Onlar Kocatepe'den Afyon ovasına atlamasalar da bisikletleriyle aktılar. Bir zamanlar toplar, makineli tüfekler ve bilumum teçhizatıyla orduların yürüdüğü, Şuhut'tan başlayıp çıplak tepelerin arasından ağır ağır kıvrılarak yükselen, yer yer sert tırmanışları da içeren Kocatepe yolu bu kez bisikletçilere ev sahipliği yaptı. Ankara'daki "Başkent Bisiklet" üyesi bir grup 30 Ağustos sabahı yola çıkıp öğlen saatlerinde Afyon'daki bisikletçilerle buluştu. 20 kişilik grup önce Şuhut kasabasına geçerek Mustafa Kemal'in büyük taarruzda karargah olarak kullandığı Atatürk Evi'ni ziyaret etti. Şuhut-Çakırözü Köyü arasındaki 5 kilometrelik nispeten düz parkuru izleyen grup, "Zafer Yolu" olarak adlandırılan ve % 5-10 arası eğimleri barındıran yaklaşık 14 kilometrelik tırmanışı gerçekleştirirken 90 yıl öncesinin derin uğultusunu tüm benliklerinde hissediyordu adeta.

                          

Şuhut'tan özgün çömleğiyle gelen ve Anadolu'nun son derece lezzetli ve besleyici bir yemeği olan keşkek Kocatepe'nin eteklerindeki bir çay bahçesinde bisikletçilere son rampayı da çıkacak enerjiyi sağlıyordu. Büyük Taarruz'un yönetildiği ve yaklaşık 1900 metre yüksekliğiyle Afyon ve çevresine hakim Kocatepe'nin etkileyici sessizliğinde tırmandıkları yola, uzaklardaki belli belirsiz gölcüklere, puslu ovalara, su kollarına bakan bisikletçiler, Nazım'ın yukarıda aktardığımız dizelerini okurken de hissedilen dingin bir ürpertiyle dönüş yoluna, Büyükkalecik üzerinden Afyon'a kadar sürecek inişe doğru hareketleniyorlardı. Toplamda 48 kilometreyi pedallamış, tarihi solumuş, hakedilmiş bir yorgunlukla günü bitirmişlerdi.

                        

Ertesi gün yakın ama farklı bir coğrafyada, farklı bir tarihin izini sürmek üzere araçlarıyla yola koyulan grup Afyon-Eskişehir yolu üzerinden Ayazini Kasabası'na ulaştı. Araçlar burada bırakılıp bisikletlerle yola devam edildi ve Kapadokya'yı andıran Peribacaları, Avdalaz Kalesi, Yeşil Yayla, Göynüş Vadisi, Aslantaş, Yılantaş, Maltaş, Antik Yol, Emre Gölü, Emre Tekke, Aslankaya, Kapıkaya, Memeç Kayalıkları görülüp Döğer Kasabası'na ulaşıldı. Buradaki Kervansaray ziyaret edilip fotoğraflar çekildikten sonra dönüş yoluna koyulan grup Bayrameliler, Beyköy ve Kayıhan köylerini arkalarında bırakıp tekrar Ayazini'ne ulaştılar. Rotayı gelenekselleştirip her yıl buluşmak üzere sözleşen Ankaralı ve Afyonlu bisikletçiler vedalaşırken, önceleri birbirini tanımayan ama iki gün ve 118 km boyunca bisiklet sayesinde tüm zorlukları dostluklara çeviren insanların erincini paylaşıyorlardı.

                          

Cide'den Mektup Var      

Yaz aylarını Kastamonu, Cide'de geçiren okurumuz sayın İhsan Karababa'dan aşağıdaki mesajı aldık. Son derece ilginç gözlemleri ve haklı önerileri var. O nedenle buradan duyurmak istedik. Başta il yönetimi, yerel yetkililer, federasyon vb. kurumsal yapılar olmak üzere tüm ilgililerin dikkatine sunuyoruz.

"Sn. Özkan Çakırlar

5 Ağustos tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara ekindeki “Trafikte Bisikletliye Yer Var Mı?” makalenizi zevkle okudum. Bu makalede yayaların yok sayıldığını, kaldırımların işgal edildiğini, bisikletlilerin yok sayıldığını, bisikletlilerin saygı görmediğini, tacizlere, saldırılara, engellemelere maruz kaldığını ve hayatlarını kaybettiğini anlatıyordunuz. Yazma amacım görüşlerinizi tartışmak değil, asıl amacım duyarlı yaklaşımınızdan beklentilerimden kaynaklanmaktadır.

Ben yazlarımı, tesadüfen tanıdığım, Kastamonu’nun sahil kasabası Cide’de geçiriyorum Bu kasabada her çocuğun, her insanın bir bisikleti var, aynı zamanda burada bisiklet bir taşıma aracı. Bu kasabanın  kendine has bir trafik düzeni var. Kasabada, trafik ışığı ve trafiği düzenleyen polisler yok. Kasabanın daracık yollarında yayalar, her yaşta bisikletli insanlar (bisiklet destek tekerlekçilerine artık ihtiyaç duymayan çocuklar dahil), köpekler ve otomobiller hareket halinde. Bunlara karşın ne bir fren, ne klakson sesi, ne bir kavga, ne küfür, ne de bağrış-çağrış ne de bir kazaya rastlanmamaktadır. Bugüne kadar görmediğim son derece iyi işleyen bir trafik kargaşası yaşanmakta. Burada herkes bisikletini istediği yere istediği sürece bırakır, istediği zaman gelir alır, çalınma söz konusu değildir. 

Bu sene Rıfat Ilgaz haftasında bisiklet yarışı da düzenlendi, çocuklar 4 km.lik etabı zor tamamladılar. Nedeni kasabalının bisikleti bilimsel şekilde kullanma kültürüne sahip olmaması. Örneğin bir “bisiklet kulübü”, bisikleti anlatacak bir hoca yok, ihtiyaç da duymuyorlar.  Bisiklet turlarını zevkle izlememe rağmen bu spor hakkında fazla bir bilgim yok, buna rağmen kasabanın coğrafi yapısının bisiklet sporu için son derece elverişli olduğunu düşünüyorum. Sizin bisiklet sporuyla ilginizi bilmiyorum, buna rağmen olanak bulursanız kasaba gelip bisikletli yaşama doğrudan tanık olmanızı, olanağınız varsa bisiklet federasyonunun ilgisini çekmenizi, bisiklet tutkunu bu kasabada bisiklet sporunun gelişmesine ön ayak olmanızı dilemekteyim.

Düşüncemi hoşgörüyle karşılaşmanızı dilerim selam ve saygılarımla.

İhsan Karababa"


Cide'de bir bisiklet grubu, kulübü, derneği vb. neden kurulmasın? Gençlerin ilgisi spora, özellikle de bisiklete neden çekilmesin? Bu ve benzeri konulardaki görüş ve önerilerinizi bekliyoruz. Keyifli pedallar. 


 






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Meril Çiğdem Durmuş Anısına

Eurovelo 15: Ren Nehri Bisiklet Turu

NEDEN BİSİKLET?